6 Temmuz 2013 Cumartesi

"A Sorta Fairytale"

http://www.youtube.com/watch?v=3uho2NQw1GY&feature=youtu.be

Fairytale. Türkçesi peri masalı.
Kendimi bildim bileli sürekli bir kaçış içindeyim. İnsanlardan, kurum ve kuruluşlardan, binalardan, benzeri onlarcasından ve bazen kendimden bile. Okuduğum yüzlerce masal var belki de, peri masalı yani. Her aklıma geldiklerinde, içimdeki bu kaçış dürtüsü biraz daha perçinleniyor. Çünkü anlayamıyorum ben insanları, fazlaca denediğim halde hem de. 
Onlarca kötü şey yazarak doldurabilirim şu satırları; insanlar, ilginç hatta çoğu zaman saçma ve gereksiz bulduğum davranışları, bu tür davranışlar hakkındaki varsayımlar, makaleler ve kendi yorumlarımla da. Ama yapmayacağım. Çünkü hepimiz, insanlar hakkında onlarca şey düşünüp söylememize rağmen, yine o insanlar arasında yaşamaya mahkum edilmişiz. Zorundayız. Zorunluluktan yani. Hani bu sevgiler, aşklar, o şeker pembesi güzel duygularınız, hepsi zorunluluktan. Kaçış duygusu da zorunluluktan. Dayanamamaktan, siniri bozulmaktan hep. Çünkü onlarca şey görmüş geçirmişsinizdir, görmek geçirmek derken çok yaşlıymışım gibi konuştum değil mi? Hadi onu yaşınıza, yaşıtlarınıza göre çok daha farklı ve hatta kırıcı şeyler yaşamışsınızdır diye değiştirelim. Onca şey yaşayıp, hissizleştiğim bir zaman dilimi vardı benim. Geçti galiba. Artık o kadar hissiz değilim, sadece umursamıyorum. Ama bu da aynı kapıya çıkıyor sanırım. Çıksın. Umurumda da değil sanırım.
Peri masalı demiştik değil mi? Kaçış kısmında kalmıştık. Öyle güzel, öyle özenilesi öyle yaşanılası ülkeler var ki bu masallarda, arkama bakmadan gidesim geliyor diye bir klişe kullansam tam da yeri. Bir de bir Eurovision şarkısı vardı, "She is a fairytale" diyordu sevdiği için Alexander Rybak. Ben buna romantizm derim arkadaşlar, böyle bir sevimlilik olamaz. Ama bu da zorunluluktan. Dünya üzerinde, sevdiğiniz kadın için söyleyeceğiniz sözler, sıfatlar, öbekler öylesi sınırlı ki. Öylesi sınırlandırılmış ki. Rybak bu klişelerin dışına çıkmış, peri masalı demiş sevdiği kadına. Aslında ona böyle seslenmesi de tam bir peri masalı gibi, değil mi? Şarkılardan açtım konuyu, bir de "A Sorta Fairytale" var çok sevgili Tori Amos'un hayat verdiği. 2 insan var klipte, pardon vücut parçası diyelim. Birbirlerini bulup aşık olduklarında, esas vücutlarına sahip oluyorlar, aşkları bir vücut meydana getiriyor onlar için. Bir oluyorlar. Bu da onların peri masalı. Yukarıda bahsettiğim zorunluluk vardı ya hani bu pembe duygularla ilgili, bu peri masalı onunla ilgili değil. Şarkının ve klibin tam anlamıyla Tori'yi yansıtmasını geçtim, Adrian Brody'i de. Sadece sözleri bile yetiyor içinizdeki kaçış dürtüsünün harekete geçmesine. Normal aşk klipleri ve aşk şarkıları sizi olduğunuz yere kilitler, normale, bu dünyaya aittir çünkü. Bahsettiğim klip ve aşıklar bambaşka dünyalardan. Yorumdan çok, biraz reklama kaçtı sanki, ben öyle hissettim, şarkı bahsini kapatalım o zaman.
Çok peri masalı okuduk, kafamız çalıştı. Ne geldiyse başımıza, her ihtimali düşündüğümüzden geldi zaten. Böyle bir şey yok. Çok okudum, okuyacağım. Düşünmenin de kötü bir eylem olduğuna asla inanmadım. Çünkü en basitinden o kaçmak istediğim ülkeler, delice kıvrak ve engin bir zekanın ürünü. Bir de hayal gücünün, sonsuz olanından. Bu hazineye sahip olamayan insanlar da var yaşadığımız dünya üzerinde, o konuya ise hiç girmeyeceğim.
Onlarca şey vardı yazmak istediğim, nerden nereye geldim. Kafam dağınık çünkü şu sıra, kendime bile katlanamıyorum yeri geliyor.

Ne mutlu kendi peri masalında yaşayabilenlere...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder